Diabetik hastalar için prostat hakkında önemli bilgiler
Ameliyat bir amaç değildir ! Ameliyat, bir tedavi tipidir. Asıl amaç hastanın yaşam kalitesini etkileyen şikayetlerini ve geleceğe yönelik risklerin tedavi edilmesidir. Bu ilk adımda uyarılar, ilaç tedavisi ile olmalıdır. Bunlarla istenilen tedavi etkinliği sağlanamıyorsa ve gerekli ise cerrahi tedavi hastaya uygulanmalıdır.
Diabetiklerde özellikle işeme hızını ölçen testte, maksimal idrar akış hızı 10 ml/sn altında ise çok dikkatli değerlendirme yapılmalıdır. Bu sadece prostatın büyümesinin idrar kanalını tıkmasına değil, aynı zamanda ve ağırlıklı olarak idrar kesesi kasının kasılma gücündeki azalmaya bağlı olabilir.
Diğer bir önemli nokta, eğer idrar kesesi kasında yapısal bozukluklar var ise, hasta idrarını hisseder hissetmez hemen boşaltma ihtiyacı duyar. Bunu boşaltmazsa hemen kaçıracakmış gibi hisseder. Hatta 1-2 damla kaçırabilir. Bu hastalarda da eğer yanlış olarak prostat büyümesine bağlanarak ameliyat gerçekleştirilirse bu hastalarda da büyük sıkıntılar kendini gösterir.
İdrar kesesi ya güçsüzleştiğinden ya da yapısal bozukluktan idrarı istenildiğin güçte dışarı atamaz. İşte bu aşamada hastalar prostat büyümesi varmış gibi rahat işeyemediklerini, tam idrarı atamadıklarını, idrar kesesinin tam boşalmadığını, geceleri normalin dışında çok sık idrar çıktıklarını vs. ifade ederler. Bu hastalar iyi değerlendirilmelidir. Gereksiz prostat ameliyatı bu hastalarda hüsranla sonuçlanmaktadır.
Diabetik hastalarda mikro sinir ve damar uçlarında (şeker düzeyi kontrol seviyesinde olsa dahi) önemli yapısal sorunlar oluşur. Bu yapısal sorunlar zamanla geri dönüşümsüz etkileri ile hastalarımızda önemli sıkıntılara yol açar. Örneğin sinir uçlarından uyarılar yeterli seviyede kas dokusuna geçemediğinden istenilen kasılmalara ve gevşemeler olamadığından idrar kesesi çalışmasında bozulmalar başlar.